22 Temmuz 2014 Salı

Bayan Jean Brodie' nin Baharı




İnsan eğitimine kafayı takmış sevgili Bayan Jean Brodie 1930'ların başında  Edinburg'da  "bir eğitim fabrikası" dediği Marcia Blaine Kızlar Okulu'nda öğretmendir.

Kuşkusuz kendisini sadece bir öğretmen olarak görmemekte, son derece cüretli bir fantazmayla  bir "gelecek yapıcı" olmaya çalışmaktadır. 
Okulda değer bularak gözüne kestirdiği kızların "hamuruna maya katmak, genç omuzlarına olgun kafalar oturtmak", yüzlerine "sakin, dingin  bir ifade" vermelerini istediği kızlarını kendi deyimiyle "kremanın kreması yapmak"  istemektedir.
Elindeki malzemeyi ayıklayarak "en iyileri" bulmakta ve onları henüz yaş bir ağaç iken şekillendirmektedir. Kendi deyimiyle " hayatının baharını, bu güzel çağını" kızlarına adamaktadır.
Oysa işlerin öyle düşünüldüğü gibi "tıkır tıkır" yürüdüğü nerede görülmüş?


Bayan Jean Brodie' nin Baharı
Bayan Jean Brodie' nin Baharı - "The Prime of Miss Jean Brodie" Muriel Spark

Ah dedim okurken, "hayatının baharındaki Bayan Brodie" bunu nasıl öngöremezsin? Kıskançlık yakar da cayır cayır yok eder her bir şeyi. İşte bak en ummadığın yerden geldi ihanet!


Gerçi  Jean Brodie'nin yanlış anladığı, aşırı anlam yüklediği tek şey sizler benim "kuluçkalarımsınız" dediği kızlarından birinin diğerini ölümüne kıskanıp "Brodie takımına" ihanet etmesi değil.
Mesela farklılık, kendine özgülük, estetik tutkunu Brodie'miz  düpedüz dönemin yükselen değeri "faşizme" sempati duyuyor. Hitler'i peygamberimsi bir figür olan Thomas Carlyle' a  benzetebiliyor, Mussoli'ninin İtalyan "Karagömlekliler"ini pek güven verici bulabiliyor. Biz ondan şöyle adamakıllı "duruşlar" beklerken, hanımefendi ve elbette aslında yazarımız bizi ters köşe yapıyor.

Buradan başladık diye Bayan Jean Brodie'yi yanlış yansıtmayı istemeyiz kuşkusuz. Neticede felaketi o anda tüm boyutlarıyla kavrayabilen insan sayısı pek azdır.
Kaldı ki henüz büyük acının - faşizmin ayak sesleri duyulmaktadır. Sonuçta kızlarına "hayır önce güvenlik gelmez, önce iyilik, doğruluk ve güzellik" diyebilen biridir o. Takım ruhundan nefret eder ve tabi bireysel duygularla resmini yapan Giotti di Bondone'yi Leonardo Da Vinci'ye tercih eder.


"Bayan Jean Brodie' 'nin Baharı"  "Tüm Zamanların En İyi 100   Romanı"  "Ölmeden Önce Okumanız Gereken 1001 Kitaptan Biri" gibi listelere girmiş, edebi değeri yadsınamayacak, kendine özgü bir kitap. 


Kitabın yazarı 
Muriel Spark'ın edebi olarak oyuncu tarafları var kuşkusuz . Örneğin  karakterleri yıllar sonrasında konuşturarak birbirleri hakkında ki düşüncelerini anlattırması, hayatın biçareliğine ve yanılgılarımıza kendine özgü ışıklar tutması. Sonra zaman içinde hoop atlayışları, zihinsel sıçramaları, karakterleri farklı zaman dilimlerinde farklı kişilere anlattırması. Nitekim takdir de görmüş, değeri de anlaşılmış.



"Bayan Jean Brodie' nin Baharı" nın yazarı  Muriel Spark

Yazarın hayatına bakınca kadın kahraman ile otobiyografik özellikler taşıyabilir hükmüne varılabilir.

"Bayan Jean Brodie' nin Baharı"nda kişisel olarak benim dikkatimi çeken  ise genç dimağlar için uyguladığı  "hedef kitle eğitimi" oldu. Ölü Ozanlar Dernegi'nin John Keating'ine benzer bir prototip Jean Brodie.  Örnek almak, hatta faydalanmak için değil de belki ilham almak içim eğitimciler, anne babalar yararlanabilir.
Tartışmasız İyi edebiyat, okunur, tavsiye edilir.

Kitabın 1969 yapımı sinema uyarlamasında Maggie Smith oynamış. 





Maggie Smith
Maggie Smith 

Kitap kapakları baş döndürücü, aralarından seçim yapmak zor.






Kızlarını elinde oynatan Jean Brodie! Öyle olmadığı anlaşılacak olan
















Bayan Jean Brodie için en büyük İtalyan ressamı Da Vinci değil daha kişisel bir resim anlayışı olan  Giotto'dur.


Giotto Di Bondone
Giotti di Bondone 





Edinburgh - Grassmarket

1930'lar, kızlarına "perspektif" kazandırmaya çalışan  Bayan Jean Brodie onları Eski Kent'e Grassmarket'e götürüyor.
Henüz  gecekondular ve sefalet içindeki Eski Kent popüler değildir ama olsun kızlar için ne gerekirse yapılmalıdır.

"Ah kızlar beni dinlerseniz sizi kaymağın da kaymağı yaparım".


Sybil Thorndike
Ünlü İngiliz aktris Sybil Thorndike



Kızlar  Sybil Thorndike gibi tavırlar takınınca Bayan Jean Brodie sinirlenir: "Uçarı bir mizaç görünce hemen tanırım!"


Bütün başarılı edebiyat karakterleri ilham vericidir. 
Bizim Bayan Jean Brodie'miz kimseden eksik kalamayacağına göre tarzının modaya yansımasına bir göz atalım.







Bayan Jean Brodie şapkası



Thomas Carlyle
Jean Brodie'nin peygambervari figürünü Hitler'e beznettiği düşünür Thomas Carlyle






Her Pazar Hürriyet Keyif ekinde "Haftanın Yenileri" köşesinden kitap önerileri okuduğum ve dikkate aldığım Çağlayan Çevik kitap yorumunda "Okuyun tekrar konuşalım" demiş. Sayesinde yeni keşfim "Bayan Jean Brodie' nin Baharı" nı okudum ve epey bir konuştum.


2 Temmuz 2014 Çarşamba

Sarayın Tadları - Les Saveurs Du Palais - Erkek ve Kadın Şeflerin Savaşı


Aşkla yemek yapan bir kadından güzel ne vardır?
Bütün o güzelim malzemeleri arayıp tek tek seçen, satın alıp tarttıran, sonra hafızasında ya da yazılı neyse tüm o reçeteleri gözden geçirip yemek yapan kadın.
Buradan devam edersek sinemada "yemek" meselesi üzerinden giden filmleri es geçemem.


Konusu yemek olan filmler
"Sarayın Tadları - Les Saveurs Du Palais" bir Fransız filmi.



Malum Fransa'nın eski cumhurbaşkanlarından  François Mitterand
kadınlara olduğu kadar midesinede düşkün! Ne var ki çeşitli eklektik teknikler deneyen, füzyon mutfak meraklısı, burnundan kıl aldırmayan şeflerin aşırı süslü pastalarından sıkılmıştır.
Bir gün sıra dışı şef  Hortense Laborie'nin hayat hikayesini okur ve anlaşılan o ki aklına annesinin sade, basit ve lezzetli malzemelerden yapılmış köy yemekleri gelir. Yaşlı amcası, özel olarak beslediği kazları, elleri ile yetiştirdiği trüf mantarları ile çiftliğinde meraklıları için yemek yapan  Hortense bir anda kendini özel ulakla getirildiği Elysee Sarayı'nda bulur.
Üstelik Mitterand'a yemek yapacağından  haberi bile yoktur.

Profesyonel mutfağı kendi alanları sayan, kadın aşçıları yok saymaya eğilimli sarayın erkek aşçıları bu işten hiçte hoşlanmazlar.
Ve savaş başlar.



Ne var ki , kendi mantar çiftliğini kurmak  hayalleri olan  Hortense Laborie öyle kolaca pes edecek tipte bir kadın değildir.


Fransa'da ve anlaşılan o ki dünyanın her yerinde başkanlar aslında kraldır ve öyle davranırlar. İşte beyefendi ve bir  sözü ile hizmetine aldığı müthiş aşçısı tanışıyorlar.



Sarayın erkek aşçıları kızgın; "ne anlar he ne anlar, size soruyorum bir kadın saray mutfağından ne anlar?" Hortense ise sosunu süzmek için tülbent aramaktadır!



Cumhurbaşkanları da sıkılırlar ve ve biraz sohbet için gece yarısı mutfağa inerler. "Madam Hortense o eski Fransız mutfağını özlüyorum, o eski tatları, eski günler bambaşkaydı ..."

Madam Hortense eski, unutulmuş reçeteleri araştırır, bulur, dener, yeni çıkarımlarla eşsiz lezzetlere ulaşır. Eski usullerle çiftçilik yapan köylülerden alışveriş yapar, sebzeleri gider bizzat seçer. Ama sistem hata vermekte gecikmez. Hem masraflar yükselmiştir hem de  başkanın sağlığı için sıkı bir rejim yapması gerekmektedir. Ve  Hortense Laborie ile François Mitterand  arasındaki o eşsiz yemek uyumu sona erer.
Aslında sarayın eski ve kendini ev sahibi olarak gören erkek aşçıları sürdürdükleri gizli savaşı kazanmışlardır.

"Bu aralar hayatınızı cehenneme çeviriyorlar değil mi Madam Hortense? Ah inanın benimkini de! Zorluklar..."




Catherine Frot
Hortense Laborie'yi oynayan Catherine Frot harika bir oyuncu


Hortense Laborie ve Catherine Frot birlikte




Lahanayla sarmalanmış soslu somon.


Hortense Laborie her yemekten sonra başkanın yediklerini kontrol eder ve menüsünde ona göre değişiklikler yapar. "Başkan havuçları bitirmiş mi?"


                       

Hortense Laborie'nin klasik Fransız yemekleri



Ancak yine de "galiptir bu yolda mağlup" ve Hortense yoluna devam eder.
Mutfak ve yemek işine ilgi duyanlar mutlaka izlemeli. Oyunculuk, çekimler ve konunun işlenişi açısından da iyi bir film. Sıkılmadan izlenir.



Bunlar da ilginizi çekebilir:

Related Posts